7586 entry daha
  • “rahat ve iyi olmak ancak ve ancak tercih edilebileceğimiz veya isteyebileceğimiz bir şeydir. rahatlık ve iyi olmak, mutlak olmazsa olmaz bir gereklilik, ihtiyaç değildir. bunu mutlak ihtiyaca çevirmek, sıkıntı duymayı felaket haline getirerek rahatsızlığımızı daha da arttırır.”

    (bkz: hakan türkçapar)
  • kimse kimseyi sevmiyor diyoruz ya, peki o kimseler kendini seviyor mu? sevgi nedir biliyor mu?
    hayır.
  • hiç aklında bile yokken bir konu, sırf sol frame'de gördün diye, o konu hakkında bir şeyler düşünüp entry yazmak.
  • insanoğlu diş macunu (tüpü) gibi, çok sıkınca/zorlayınca bir yerden pörtlüyor amk.

    *****

    mesela konu para olsun... sallama bir senaryo:

    adam manyaklık derecesinde az harcıyor. asla dışarda yemez, içmez, hep tutumlu hep tutumlu... makulde iki evi olması gerekirken beş evi oluyor... sonra 50 yaşından sonra kumara sarıyor hepsini kaybediyor...

    sazın telleri gibi. çok gevşek olunca da ses çıkmıyor, çok gerince de... hatta gererken koparmak daha olası.
  • etrafınızdaki insanların mallığı bir süre sonra size de bulaşıyor ve bir süre sonra o insanlara dair şikayet ettiğiniz ne varsa ona dönüşmekten kendinizi alamıyorsunuz. aslında bu aşamadan sonra şikayet etmek hala kendinizi aklama ve farklı görme çabasından başka bir anlama gelmiyor.
  • arkadaş kişiyle ona bir şey satın almak için bir mağazaya girdiğinizde yanınızdaki arkadaş herhangi bir ürünü tam olarak beğenmediyse veya satış görevlisiyle zıt düştülerse satış görevlisinin ürünü size anlatıp övmeye başlaması.

    yok ben almayacağım beyefendi/hanımefendi bana anlatmayın.
  • kişi kendinde olan özellikten rahatsız olur
  • sağlıklı iletişimde 'ben dili'nin önemi.

    örneğin karşınızdaki kişinin bencil biri olduğunu düşünüyorsunuz. belki o gerçekten öyle biri veya bu sadece sizin varsayımınız veya önyargınız. bu önemli kısmı değil.
    bu düşüncenizi karşınızdaki insana söylemek istiyorsunuz.

    1.örnek sen dili:
    “sen bencil birisin.”
    bu eleştirici, suçlayıcı, yargılayıcı bir tavırdır. karşınızdaki insan bunu saldırı olarak algılar. ve bu saldırıya karşılık otomatik olarak çeşitli şekillerde savunmaya geçer.

    ben bencil biri değilim der, sinirlenebilir, kızabilir, dahası size karşı saldırıda bulunabilir. sizi suçlayabilir, eleştirebilir ve yargılayabilir.
    bu iletişimin sonu hiçbir yere varmaz. karşılıklı suçlamalar, savunmalar ve kavga ile son bulur.

    ne siz ne düşündüğünüzü ve hissettiğinizi karşı tarafa tam olarak aktarabilirsiniz. ne o size tam olarak neden öyle olduğunu veya olmadığını aktarabilir.
    bu sen dilidir.

    2.örnek ise ben dili ile ilgili:
    ‘senin bencil olduğunu düşünüyorum. ve bu bencil davranışlar beni üzüyor, kırıyor, yıpratıyor.’

    burada ise karşınızdaki kişiyi eleştirdiğiniz bir durum yok. karşınızdaki kişi ile ilgili varsaydığınız ve öyle düşündüğünüz bir durumun sizdeki yansımasından bahsediyorsunuz. bu davranışın size ne düşündürdüğünden, size etkilerinden ve dahası sizde yarattığı duygulardan ve ne hissettiğinizden bahsediyorsunuz.

    siz ben dilini kullanarak bu konuşmayı yaptığınızda, karşınızdaki insanda kendini eleştirilmiş, yargılanmış ve suçlanmış hissetmiyor. ve belki de size bazı açıklamalarda bulunuyor.

    belki bencil olduğunu kabul ediyor, özür diliyor ve ondan sonrası için dikkatli oluyor. ya da siz onun anlattıkları sonucu onun bencil olması ile ilgili düşüncenizin yanlış olduğuna karar veriyorsunuz.

    duygu ve düşüncelerimizi ifade ederken, o cümleyi karşımızdakine ne şekilde aktardığımız çok önemlidir. ve bunu yaparken sadece cümledeki özneyi bile değiştirdiğimizde , bunun karşımızdaki insanın psikolojisindeki olumlu etkisini çok net görebiliriz.
  • narsist olmanız, harika olmadığınız anlamına gelmez.
  • eğer hayattaki amacın kendi odağını bulup kendi odağında yaşamayı öğrenmekse, hayatına gelen her türlü insan (sevgili, arkadaş, dost, iş arkadaşı, esnaf, avukat, vs) sana bunu bir şekilde öğretmeye gelmiştir aslında. gözünün gördüğü sebepler sadece birer sebep, bahane, paravan, madalyonun ön yüzü. sevgililik ayağına duygularını kendi merkezine yönlendirmeye gelir. avukatlık ayağına insana saygı zannettiğin fedakârlığını ve diğergâmlığını törpülemeye gelir, arkadaşlık dostluk ayağına kendine olan ilgisizliğini sana göstermeye gelir...

    yaş 41 ağalar beyler hatunlar bacılar. bu yaşta öğreniyorum bunları. eee napıcan, herkes her şeyi aynı anda aynı yoğunlukta derinlikte öğrenseydi dünya dünya olmazdı.
52 entry daha
hesabın var mı? giriş yap